12 Şubat 2011 Cumartesi

Bir Ölünün Son Notu...

Bir çocuk varmış. İçinde umut olan, mücadele eden bir çocukmuş. Birgün güzel mi güzel bir kıza aşık olmuş. Onu çok sevmiş. Ona tamamıyla bağlanmış çocuk. Çok mücadele etmiş, gecesini gündüzüne katmış sonunda kızın gönlünü kazanmış. Çocuk tam zaferini kutlayacakken karanlık çökmüş dünyasına yeniden ve kızı kaybetmiş. Günlerce, haftalarca, aylarca ağlamış çocuk ama acısı geçmemiş. Sevgisi her geçen gün artmış. Sevgisiyle bir acısı da artmış. Onsuz yaşayamaz olmuş ama beklemiş. Dönmeyeceğini biliyormuş çocuk kızın ama yine de beklemiş. Mucizelere inancını yitirdiğinde bile beklemeye devam etmiş. Herşeyi bir kenara bırakıp kızın mutluluğu için çırpınmış çocuk boş boş. Ama her geçen gün karanlık yoğunlaşmış. Herşey giderek kötüye gitmiş. Herşeyini bir bir kaybetmiş. Sevdiğinin sesini bile duyamaz olmuş. Acısı dayanılmazmış bu çocuğun. Ve o an karar vermiş. Çocuk göğsünü deşip kalbini kimsenin bulamayacağı bir yere gömmüş. Ve çocuk o an ölmüş. O artık bir ölü. Adı Dun Vagor. Acı, nefret ve keder artık onun ana besin kaynağı...


(11.02.2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder